Bahçeşehirimkb Forum Sitesi
Bahçeşehirimkb Forum Sitesi
Bahçeşehirimkb Forum Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bahçeşehirimkb Forum Sitesi

SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ
 
GiRİŞGiRİŞ  AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 HALK EDEBİYATI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
suskungeceler
Admin
Admin
suskungeceler



HALK EDEBİYATI  Empty
MesajKonu: HALK EDEBİYATI    HALK EDEBİYATI  Icon_minitimeCuma Eyl. 17, 2010 7:46 am

HALK EDEBİYATI

ANADOLU TÜRK EDEBİYATI

Türklerin Anadolu’ya gelmeden önceki edebiyatları iki gruba ayrılmıştı. Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu “Yüksek Zümre Edebiyatı”
ve İslam öncesinden gelen sözlü bir “Halk Edebiyatı.”

Anadolu’ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatları tesirini sürdürürken halk yine saz
şairleri aracılığıyla Halk edebiyatını devam ettirdi. Öyleyse biz Anadolu Türk Edebiyatını iki grupta incelemeliyiz.

HALK EDEBİYATI

Oğuz Türkleri, Anadolu’ya dilleriyle, gelenekleriyle, geleneksel halk edebiyatlarıyla gelmişlerdir. Ozan dedikleri saz şairleri, Anadolu’nun gittikçe Türkleşen
bölgelerinde, gezici şairler olarak, sazlarıyla şiirler söylüyorlardı. Bunların tarihi gelişimlerini yüzyıllarına göre inceleyelim.

13. Yüzyıl

Bu yüzyılda ele geçen eserler, daha çok fetih ve savaşlara aittir. Bunların en önemlileri İslami Türk destanlarıdır. Bunlardan Battal Gazi Destanı, Danişmentname
en ünlüleridir.

Bu dönemin en ünlü kişisi şüphesiz Nasrettin Hoca’dır. O, zekasıyla, keskin görüşleri ve zeki söyleyişleriyle, nükteleriyle dünyaca tanınmış bir filozoftur.


13. yüzyılda yaşadığı halde, halka öyle mal olmuştur ki kendinden bir asır sonra gelen Timurlenk ile karşılaştırılmıştır. 1208 yılında Sivrihisar’da doğan
Hoca, Akşehir’de, Konya’da medrese tahsili yapmış bir alimdir.

Bu asrın en önemli şairi, hatta Türk edebiyatının, ünü sınırları aşan şairi şüphesiz Yunus Emre’dir.

Yunus Emre

Halk diliyle tasavvufu anlatan Yunus Emre, böylece dini Halk edebiyatı sayıyasak kelime Tekke Edebiyatı’nın da kurucusu olmuştur. Dili yaşadığı dönemin halk dilidir.
Tasavvufun en zor kavramlarını bile akıcı Türkçesiyle açıkça anlatmıştır. İki eseri vardır. Birisi Risalet’ün Nushiye adlı aruzla yazıyasak kelime 550 beyitlik
bir mesnevidir. Didaktik bir eserdir. Eserde dini kavramlar ve insanın nefsiyle nasıl mücadele edeceği anlatılmıştır. İkinci eseri “Divan” dır. Buradaki
şiirlerin bir bölümü aruzla, çoğu heceyle söylenmiştir. Özellikle ilahileri bugün bile dilden dile dolaşır.

14. Yüzyıl

Bu asrın en önemli eseri Kitab-ı Dede Korkut’tur.

Dede Korkut Hikayeleri

Bu kitaptaki hikayeler Oğuz Türkleri arasında yaşamış ve yayılmıştır.

Kitapta Oğuz Türklerinin Gürcüler, Rumlar, Ermeniler ve diğer Türk boylarıyla yaptıkları savaşlar anlatılır.

Hikayelerde nazım, nesir iç içedir. Dili destansı bir dildir.

Hatta bazı yönleriyle destana benzer. Bu yüzden “destandan halk hikayeciliğine geçiş” ürünü olarak görülür. Halkın kullandığı dille yazılmıştır. Kimin yazıya
geçirdiği belli değildir. Kitapta geçen Dede Korkut, bilge bir kişidir. Halk arasında sözü geçen, gerektikçe keramet gösterebilen veli bir zattır.

Bu asırdaki en ünlü şair, Yunus tarzı söyleyişleriyle ün yapan tekke şairi Kaygusuz Abdal’dır.

15. Yüzyıl

Bu yüzyılın tanınmış ismi Hacı Bayram Veli’dir. Ankara’da doğan Hacı Bayram Veli çok güçlü bir medrese tahsili yapmıştır.

Aruzla da yazmakla birlikte daha çok heceyi kullanmış ve dini şiirler yazmıştır. İlahileri tekkelerde zaviyelerde dillerden düşmemiştir.

16. Yüzyıl

Bu yüzyılda sadece Tekke edebiyatının değil din dışı konularda söylenen şiirlerin de metinleri ele geçmiştir.

Ellerinde sazlarla diyar diyar dolaşan, nerede bir güzel görürlerse ona aşık olan ve şiirler söyleyen şairler, ordularda, kışlalarda, hudut boylarında boy
gösteren aşıklar, eski halk ozanı geleneğini sürdürmüşler ve “Aşık Edebiyatı” denen edebiyatı yaşatmışlardır. Bunların en tanınmışı,yüzyılın sonlarında
şöhret kazanan Köroğlu’dur.

Köroğlu

Köroğlu aslında bir Celali eşkiyasıdır. Bu adı eski Türk destanlarındaki bir kahramandan almıştır, asıl adı Ruşen’dir.

Şiirlerinin çoğu kahramanlık üzerinedir. Hatta halk arasında yayıyasak kelime Köroğlu Destanı, onun kahramanlıklarını anlatır. “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu”
sözü ona aittir.

Bu asırda Köroğlu’ndan başka Kul Mehmet, Hayali, Bahşi adlı aşıklar da vardır.

Tekke edebiyatının bu asırdaki temsilcisi Pir Sultan Abdal’dır.

Pir Sultan Abdal

Sivas’ta doğan ve orada yaşayan şair, alevi tekkelerinde yetişmiş, coşkun bir lirizmi olan şiirlerinde aleviliği anlatmıştır. Tekke şairleri arasında şiirlerini
sazla söyleyen ender kişilerdendir. Daha çok nefesleriyle tanınır.

17. Yüzyıl

Bu dönem Türk Halk edebiyatının altın çağıdır. Hem Aşık edebiyatı, hem Tekke edebiyatı hem de Anonim (söyleyeni belli olmayan) halk edebiyatı ürünlerinden
birçoğu elimize geçmiştir. Tekke edebiyatının önde gelen şairleri Aziz Mahmut Hüdai ve Niyazi Mısri’dir. Her iki şair de derin ilim sahibi kişilerdir.

Bu asırda Aşık edebiyatında büyük gelişmeler olmuş, Divan şairlerine bile ilham verecek lirik şiirler söylenmiştir. Ayrıca aruzla şiir söyleyen saz şairleri,
kendilerini Divan şairleri kadar başarılı saymışlardır.

Bunlar arasında Yeniçeri ordusunda bulunan ve Evliya Çelebi’nin bile dikkatini çeken Katibi, denizci olan Kayıkçı Kul Mustafa ünlüdür.

Ancak günümüzde bile çok sevilen, şiirlerinin çoğu halk türküsü haline gelen aşık, Karacaoğyasak kelime’dır. Şiirlerinin tümünü heceyle söyleyen, halk anlayışını,
yaşayışını şiirine en iyi şekilde yansıtan Karacaoğyasak kelime, tabiat ve sevgililer hakkındaki koşmalarıyla tanınır.

Bu asırda dikkati çeken diğer büyük saz şairi Aşık Ömer’dir. Halk şairleri arasında en kültürlü, en yaratıcı kişi olarak tanınır.

Divan şairleriyle boy ölçüşen şair, gerçekten onları aratmayacak tarzda gazeller, murabbalar söylemiştir. Dilindeki sadelik ve akıcılık, onun başarısının
delilidir.

18. Yüzyıl

Geçen asırda altın devrini yaşayan Halk edebiyatı bu asırda aynı gücünü devam ettirmiştir. Divan şairleriyle boy ölçüşme, aruzla şiir söyleme, bu devirde
biraz daha yaygınlaşmıştır.

Tekke edebiyatı bu dönemde bir duraklama içindedir. Dönemin en büyük tekke şairi, aynı zamanda büyük bir alim olan Erzurumlu İbrahim Hakkı’dır. İlahiname
adlı divanında genellikle tasavvufi, kasideler, gazeller, ilahiler bulunur. Ayrıca Marifetname adında nesir eseri de vardır.

19. Yüzyıl

Halk şiir geleneği bu asırda klasik söyleyişini sürdürmüştür. Özellikle Aşık edebiyatının çok yetenekli saz şairleri görülür. Bunlardan biri de Bayburtlu
Zihni’dir.

Hem divan tarzı hem de aşık tarzı şiirleriyle tanınmıştır. Çok iyi bir medrese eğitimi görmüştür. Bu nedenle divan tarzında yazdığı şiirleri, Divan şairlerini
aratmaz. Ayrıca Halk tarzında söylediği şiirlerde tam bir aşık söyleyişi görülür.

Dönemin diğer tanınmış şahsiyeti Erzurumlu Emrah’tır. Bunda da Divan tarzı söyleyişler görülür. Ancak bu şiirleri çok başarılı sayılmaz. Asıl lirik şiirleri
koşma tarzında söyledikleridir.

Diğer dikkate değer isim Dadaloğlu’dur. Üzerinde Divan şiirinin etkisi pek görülmeyen bu saz şairi, dönemin padişahına kafa tutan koçaklamalarıyla tanınır.

Tarihi gelişimini kısaca anlattığımız Halk edebiyatının genel özelliklerini de şu şekilde sıralayabiliriz:

list of 9 items
1. Şiirler çoğu zaman saz eşliğinde söylenir. Duruma göre şiir söyleyen aşıklar, şiirleri için bir ön hazırlık yapamazlar. Bu yüzden şiirlerinde derin bir
anlam, kusursuz bir biçim görülmez.

2. Aruzla şiir yazanlar olmakla birlikte kullanıyasak kelime asıl ölçü hecedir.

3. Nazım birimi dörtlüktür. Ancak çok az da olsa türkülerde ve ninnilerde üçlü, beşli söyleyişler görülür.

4. Dili tam bir Halk dilidir. Bu dilin öz Türkçe olduğu söylenemez. Ancak halka mal olmamış sözcükler kullanılmamıştır.

5. Şiirler hazırlıksız söylendiğinden daha çok yarım kafiye ve redif kullanılmıştır.

6. Nazım şekli olarak mani, koşma, varsağı, semai, destan v.s. kullanılmıştır.

7. Konu olarak Aşık edebiyatında aşk, ölüm, hasret, ayrılık gibi duygusal konular, doğa sevgisi, yiğitlik, zamandan şikayet işlenmiştir. Tekke edebiyatında
ise elbette konu dindir.

8. Söyleyişlerde doğa ile iç içe olmaktan kaynaklanan bir somutluk hakimdir.

9. Halk şairlerinin hayat hikayeleri ve şiirleri cönk adı verilen eserlerde toplanır.

list end


HALK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Nazım biçimi, şiirde dizelerin, nazım birimine (beyit, dörtlük v.s.), ölçüsüne göre belli bir düzen içinde bulunmasından doğar. Halk şiirinde kullanıyasak kelime
nazım biçimleri dört grupta incelenir.

1. Anonim Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri

Bu edebiyatın ürünlerinin kim tarafından söylendiği belli değildir. Dilden dile dolaşarak süregelmiş ve halkın ortak malı olmuştur.

Mani

Tek dörtlükten oluşan nazım biçimidir. Yedili hece ölçüsüyle “aaxa” kafiye örgüsüyle söylenir. Yani birinci, ikinci ve dördüncü dizeler kendi arasında kafiyeli,
üçüncü dize serbesttir. Çok az da olsa “xaxa” şeklinde kafiyelenen maniler de vardır.

Maniler her konuda söylenebilir. Dörtlüğün ilk iki dizesi genellikle konuyla ilgili olmayan doldurma dizelerdir. Asıl anlatılmak istenen, son iki dizede
söylenir.

Bahçenizde dut var mı

Havada bulut var mı

Ben yarimi kaybettim

Bulmaya umut var mı

Kimi maniler dört dizeden fazla olabilir; ancak bu, çok yaygın değildir.

Kafiyelerinin cinaslı sözcüklerle sağlandığı manilere cinaslı mani denir. Bazen cinas oluşturan sözcük dize olarak alınır, bazen ise dörtlüğün başında söylenir.

Böyle bağlar

Yar başın böyle bağlar

Gül açmaz bülbül ötmez

Yıkılsın böyle bağlar

Maniler halk arasında oldukça sevilen ve yaygın olarak kullanıyasak kelime nazım biçimidir. Genellikle karşılıklı olarak söylenir.

Türkü

Kendine özgü bir ezgiyle söylenen nazım biçimidir. Çoğu zaman diğer nazım biçimleri türkü ezgisiyle söylenebilir. Bu nedenle söyleyeni belli türküler de
vardır.

Türkü hece ölçüsünün her kalıbıyla söylenir. Daha çok, yedili, sekizli ve on birli ölçüler kullanılır.

Her konuda türkü söylenebilir. Bunlar arasında elbette aşk, hasret ilk sırayı alır. Halk arasında heyecan uyandıran olaylarla ilgili yakıyasak kelime türküler bestelenir,
zamanla yurdun her köşesine yayılır. Değişik bölgelerde değişik biçimlere göre, kimi dizeler düşer, yerlerine yenileri eklenir. Böylece türkü, halka mal
olur gider.

Türküler genellikle iki bölümden oluşur. Birinci bölüm türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür. Buna bent adı verilir. İkinci bölüm ise her bendin sonunda
tekrarlanan nakarat bölümleridir. Bunlara da kavuştak denir. Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında kafiyelenir.

Ninni

Annenin, çocuğunu uyutmak için kendine özgü bir ezgiyle söylediği şiirlerdir. Belli bir kafiye örgüsü olmadığı gibi, çoğu zaman dizeler arasında tam bir
ölçü birliği de görülmez. Hatta ninnilerin dörtlükler halinde olmayanları da vardır.

AŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Bu nazım biçimleri saz şairleri tarafından kullanılmıştır.

Koşma

Aşık edebiyatının en çok kullanıyasak kelime ve en çok sevilen nazım biçimidir. Hece ölçüsünün 11'li kalıbıyla 3 veya 5 dörtlük arasında söylenir.

İlk dörtlüğün kafiye örgüsü xaxa ya da aaab biçiminde olur. Diğer dörtlüklerin ilk üç dizesi kendi arasında kafiyelenir, dördüncü dize birinci dörtlüğün
son dizesiyle kafiyelenir. Yani cccb , dddb ...

Koşmanın son dörtlüğünde şair, mahlasını kullanır.

Koşmalar konularına göre dört grupta incelenir. Aşk, hasret, ayrılık, doğa sevgisi gibi lirik konuları işleyenlere güzelleme; kahramanlık konularını işleyenlere
koçaklama; bir kişi olay ya da, durumu eleştirenlere taşlama; ölen bir kişinin ardından söylenenlere ağıt adı verilir. Aslında konulara göre olan bu ayrım
sadece koşma için değil semai için de geçerlidir. O yüzden bu ayrıma nazım türleri diyenler de vardır. Aşağıda bir koşma örneği görülmektedir.

Semai

Hecenin 8'li kalıbıyla 3 - 5 dörtlük arasında söylenen şiirlerdir. Kafiye örgüsü olarak koşmaya benzer. Kendine özgü bir ezgisi vardır. Semailer konusuna
göre güzelleme ya da ağıt türlerinde olabilir.

Varsağı

Hecenin 8'li kalıbıyla söylenen koçaklama tarzı şiirlerdir. Güney Anadolu’da yaşayan Varsak boyunda yaygın olduğundan bu adı almıştır. Kendine özgü bir
ezgisi vardır. Kafiye örgüsü, dörtlük sayısı koşmayla aynıdır. Her yönüyle semaiye benzeyen varsağılar, onlardan, ilk dörtlükte kullanıyasak kelime “bre, behey,
hey, hey gidi” gibi ünlemlerle ayrılır. Eğer bu ünlemler yoksa onu ayırmanın tek yolu ezgisidir.

Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğyasak kelime’dır.

Destan

Halk şiirinin en uzun nazım biçimidir. 100 dörtlüğe kadar olanları vardır. Genellikle hecenin 11'li kalıbıyla söylenir. Kafiye örgüsü koşmayla aynıdır.
Savaş, deprem, yangın, salgın hastalık, eşkiya ve ünlü kişilerin serüvenleri gibi sosyal konuların yanında, mizahi ya da kişisel destanlar da vardır.

TEKKE EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Tekke ve tarikatlarda dinle, tasavvufla ilgili düşünceleri anlatmak için, ilahi aşk, peygamber sevgisi konularında ya da mensup olunan tarikatın özelliklerini
anlatmak için söylenen şiirlerdir.

İlahi

Allah sevgisini işleyen ya da ona yalvarmak için söylenen şiirlerdir. Kendine özgü bir ezgiyle okunur.Yunus Emre ilahileriyle tanınır. Kafiye örgüsü koşmayla
aynıdır. 8'li hece ölçüsüyle söylenir.

Nefes

Bektaşi şairlerin yazdıkları tasavvufi şiirlerdir. Peygamberimiz ve Hz.Ali’ye övgüler işlenir. Hecenin 11'li kalıbıyla olabileceği gibi 8'li de olabilir.
Özellikle Pir Sultan Abdal bu tarzdaki şiirleriyle tanınır.

Nutuk

Pirlerin, mürşitlerin tarikata yeni giren dervişlere tarikat derecelerini, adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir. 11'li hece ölçüsüyle söylenir.

Devriye

İnsanın var oluşunu anlatan tasavvufi şiirlerdir. Felsefi bir konuyu işlediğinden anlaşılması zordur. 11'li hece ölçüsüyle söylenir.

Şathiye

Okunduğunda saçma sanıyasak kelime sözlerden oluşan ancak gerçekte çok derin tasavvufi konuları işleyen felsefik şiirlerdir.

ARUZ ÖLÇÜSÜYLE YAZILAN HALK ŞİİRİ

NAZIM BİÇİMLERİ

Kendilerini Divan şairleri kadar yetenekli ve güçlü göstermek isteyen bazı Halk şairleri aruz ölçüsüyle şiir söylemişlerdir. Ancak birkaç şiir istisna tutulursa,
saz şairlerinin bu konuda başarılı olduklarını söylemek zordur. Çünkü aruz ölçüsüyle hazırlıksız şiir söylemek kolay değildir. Aruzu kullanarak söylenen
şiirlerin yine özel ezgileri bulunur. Bu tür nazım biçimlerinin adlarının bilinmesi yeterlidir. Bunlar Divan, Selis, Kalenderi, Satranç, Semai, Vezn-i
Aher’dir. Semainin heceyle söyleneni elbette aruzla söylenenden çok daha yaygındır.

__________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HALK EDEBİYATI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bahçeşehirimkb Forum Sitesi :: Dersler :: Edebiyat-
Buraya geçin: